Şirket kurumsal kimliği yansıttığı için insert’e çok önem veriyordu. Müşterisi ile kurulan duygusal bir iletişim aracı olduğunu, sabit müşterilerinin takip ettiği ama aynı zamanda yeni müşteriler kazanmada da etkili bir araç olduğu düşünüyorlardı.
Yıl başlamadan bütün bir yılın insert planını yapıp. İki haftalık periyotlar da hazırlıyorlar. Bayram, Yılbaşı gibi Özel günlerde ise daha bir önem gösteriyorlardı.
Kategori Yöneticisi yıllık firmalar ile olan görüşmesini buna göre yapıyor. Tedarikçiden alacağı bütçeyi buna göre hesaplıyordu.
Satış Araştırma Departmanı piyasa araştırması yapıp, doğru fiyatla inserte girilmesi için çalışıyor.
Reklam Departmanı görsel olarak hazırlamak için gecesini gündüze katıyor ve baskıya gönderiyor.
Baskıdan gelen insert dağıtılmak üzere şirket araçları ile tüm mağazalara gönderiliyor.
Mağazaya gelen inserti Mağaza Müdürü aslında çalışma saatlerinde mağazada olması gereken veya bu işi yapmakta isteksiz olan personeline vererek çevreye dağıtmalarını istiyor.
İsteksiz personel rastgele dağıtmaya başlıyor ve çoğunlukla balya olarak çöpe atıyor.
Bütün emekler boşa gitti.
Bu hikaye sanırım hiç birimize yabancı değil. Bunca iş gücü, emek, mesai ve para bir anda kendini çöpte buluyor.
Eğer bu kadar önem verdiğimiz bir iletişim aracına dağıtımında da aynı özeni göstermez isek yaşanan kaybı ölçmek sanırım hepimizi üzecektir.
İnsert Müşterilerimiz ile aramızda bir bağdır. Bu bağ ne kadar sağlamsa o kadar satışa yansır.
Eğer bir müşteriniz elinde insertiniz ile mağazanıza geliyor ise bu onu kazanmışsınız demektir.
Ahmet KİK